30 Eylül 2015 Çarşamba

Japonya 13 (söylemek istediğim bir kaç şey)

Son iki yazımı yazıp bitirmek istiyordum ki internetime bir şey oldu ve üstüne üstlük boynum da tutuldu.Neyse ki şu an iyiyim ve söylemek istediğim bir kaç şeyi söyleyip,son gün yazımı yazdıktan sonra bitireceğim.Gezmek bir ayımı,yazmak iki ayımı aldı resmen.


Öncelikle kaldığım yerle ilgili bir şeyler anlatmak istiyorum.Diğer yazılarımda çok fazla değinmemiştim.Bir ay boyunca bir guest house'da kaldım.Guest houselarda tek kişilik ayrı odalarda kalıyorsunuz fakat mutfak ve banyo ortak kullanılıyor.(kendi banyosu olanları da görmüştüm) Erkekler ve kızlar beraber kalabildiği gibi sadece kızlar için olan guest houselar da var.Ben öyle olanı tercih ettim.İki katlı evde benim dışında başka milletlerden 7 kız daha olacak,onlarla da arkadaşlık kurarım güzel olur diye düşünüyordum.Öyle olmadı çünkü herkes kendi odasında ve kendi halindeydi.Hatta birbirmizi evin bir yerinde aniden görünce korkuyorduk sdjffsf. Önceleri buna biraz sinir oldum fakat sonra ben de kimseyle pek muhatap olmak istemedim.Alt katlardaki odalardan birinde kalan alman kız çok iyiydi,ilk geldiğimde herhangi bir şey için yardıma ihtiyacın olursa sor dedi.Onun dışında yan odada kalan Japon kız da ilk geldiğim gün telefonuna ingilizce bir şey yazmış hoş geldin falan diye kapımı çalıp onu gösterdi kıyamam.Biraz Japonca biliyorum deyince birbirimize güldük.

ne kadar özledim 

-Guest House'da kalmak genel olarak sessiz sakin ve rahattı.En çok zorladığım şey ise çöp atmak oldu.Çünkü evde bir sürü çöp kutusu var ve çöpler plastikler,kağıtlar,yanabilenler vs diye ayrıştırılarak atılıyor.Bazı çöpleri "ben bunu şimdi hangisine atacağım?" diye düşündüğüm oluyordu.Evde birini görürsem ona soruyordum.Dışarıdayken de elimizdeki çöpe uygun çöp kutusu olmadığı için buluna kadar onunla dolaştığımız oldu.

herkes odasında olduğu için bana kalan televizyon
ve Toki o Kakeru Shoujo

-Japonya'ya gitmeden önce ana besini ekmek olan bir insan olduğum için ailem orada ne yapacaksın? ekmek bulamaycaksın diye endişeleniyordu.Fakat bu hiç sorun olmadı.Kaldığım yerdeki markette her şeyi bulabildim.Hatta English Bread diye sattıkları şey bildiğin trabzon ekmeğiydi.



Yaşadığım en saçma olay ise KAPIDA KALMAMDI! Bu eve kapıdaki elektronik alete şifreyi tuşlayarak giriliyordu.Ben de guest house ilgili şeyler yazan kağıtta olan şifrenin telefonumla fotoğrafını çekmiştim.O gece saat 11 gibi oraya dönerken de telefonumun şarjı çoktan bitmişti ve fotoğrafın telefonumda olduğu trenle geri dönerken kafama dank etti.Nasıl korkup telaşlandım tabi anlatamam!!! Saat de geçti.O korkuyla kapıya geldiğimde şifreyi aklımda kaldığı kadar tuşladım ama olmadı.Ben de kapıya vurmaya başladım ama tabi herkes kendi odasında olduğu için kimse duymuyordu.Başka şansım yoktu,inatla vurmaya devam ettim.Sonra benimle aynı katta olan İspanyol kız camdan çıktı çok şükür! Gelip kapıyı bana açtı ama cidden rezil oldum.Ondan sonra dersimi aldım.Şifreyi hem yanımda taşıdığım deftere yazdım hem de ezberledim.


Guest House'umun olduğu yeri cidden özlüyorum.Japonya sokakları geceleri çok sessiz olduğu ve etrafta hiç insan olmadığı biraz korkutucuydu.(hatta bir gün Belgin'in kaldığı yerden geç saatte dönerken baya korkmuştum.) Fakat benim kaldığım yer cadde üzerinde olduğu için geç saatte de olsa insanlar ve açık yerler oluyordu ve korkmuyordum.İhtiyacım olan her şey de vardı.

şuradaki restoranda devamlı fazla bi coşku vardı neden bilmiyorum



*Kaldığım yer dışında Japonya'daki bir aylık yaşamımda hoşuma giden bazı şeylerden bahsetmek istiyorum.Ben hiçbir olumsuzluk yaşamadım ama tabi bunların benim bir aylık ziyaretim sonucu olan izlenimlerim olduğunu belirteyim.

Eveeet:

-Baikiler!! (ve aynı zamanda içecekler) Bunlar para atıp içinden içecek alabildiğiniz makineler ve her yerdeler.Bunlar yüzünden hep değişik değişik sular da içmek durumunda kaldım.Çünkü Japonya'da çeşitli mineralli sular,limonlu,portakallı hatta yoğurtlu su bile var.


benim en çok içtiğim şey soldaki şeftalili soğuk çaydı
ama biraz ısınsın dünyadaki en berbat içecek olabilir
çok tatlı değil mi ama!!
bu da siyah üzümlü soda gibi bir şeydi
HİÇ TAVSİYE ETMİYORUM!

-Konbiniler!! İçinde her şey bulunan,24 saat açık mini marketler.Tatlı ıvır zıvır ve hamur işine bayılan biri olduğum için benim için cennet gibiydi! Zaten paramı hep melon pana verdim. Özellikle Family Mart'ın Melon Pan'ı ve soğuk lattesi burnumda tütüyor.

her şeyin çok fazla çeşidinin olması



-Kibar çalışanlar!! Konbinilerde çalışan kasiyerler siz geldiğinizde kafalarını eğerek selam verdikten sonra işleminizi hızlıca hallediyorlar.Bazıları bana çok robot gibi gelse de onları seviyorum.(özellikle ikemen kasiyerler jfdkshfd)

-Diğer kibar insanlar!! Özellikle yol sorduğumda bana her türlü yardımı yapan,telaşla telefonuna bakıp "suimasen" diyen,gerektiğinde benimle beraber yürüyen şirin Japon kızları sizleri de seviyorum.

Ve bu insanlarda yağ gibi üste çıkma huyu hiç mi hiç yook. Öyle ki bir gün trendeki yaşlılar ve hamileler için ayrılı olan yere oturdum.Yaşlı bir kadının geldiğini görünce de kalkıp yer verdim.Fakat kadın bana "sumimasen" diye diye oturdu.YA BURADA ÖZÜR DİLEMESİ GEREKEN BENİM!

Şimdilik aklıma gelenler bunlar sonra keşke şunu da yazsaydım bak diyeceğim eminim.Neyse geri dönüp,baikiden aldığım içeceği dağınık odamda içmek istiyorum.Beni geri gönderin (;_;)

bildiğin limonlu soda almaya gerek yok


to be continued...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder