13 Eylül 2015 Pazar

Japonya 9 (Acid Black Cherry Halk Konseri ve Yokohama)

Japon arkadaşımız ve eşi  bizi Acid Black Cherry konserine davet etmişti.Ben çok fanı değilimdir ama hem beraber vakit geçirmek için hem de konser bedava olduğu için gelirim demiştim.Konserin olduğu yerin uzak olduğunu ve oraya gitmek için konser bileti kadar para harcayacağımızı bilmiyordum!!

O gün trenle uzun bir yol gidip Chiba'ya vardığımızda,konsere giden diğer insanlarla beraber sahnenin olduğu plaja doğru yürüdük.Hava FELAKET SICAKTI! Arada şemsiyemizi açtık biz de.



Hem biz biraz geç kalmıştık hem de çook fazla insan vardı.Bu yüzden baya arkalardaydık. Zıplayıp sahneyi görmeye çalışsam da göremedim.Müthiş dev ekranlarda ise senkron tutmuyordu. Teknoloji ülkesinde bir dram daha!

Japonların konser sırasında sergiledikleri iki hareket var.Böyle anlatınca olacak mı bilmiyorum ama birincisi eğer şarkı yavaşsa iki elinizi veya tek elinizi kaldırıp el sallıyormuş gibi yavaş yavaş hareket ettiriyorsunuz.İkincisi ise; şarkı hızlıysa tek elinizi yumruk yapıp kolunuzu ileri doğru atarken de açıyorsunuz.Belgin'le hemen bu iki harekete uyum sağladık,çok eğlenceliydi.Bir de bu insanlar konserde bile sessiz sakinler.Kızlar şirin anime karakteri sesi ile "yasuuu" derken ben de yapayım dedim de "yasuuu" deyince baya çınladı.Oysa sesim kalın değil benim.

ÖLÜYORUM. (ve arkamdaki çocuk da bütün konser boyunca öyle sabit durdu)

Konserde bir ara Yasu konuşma yaparken,yakından bir helikopter uçuyordu.Herkes sahneyi bırakıp ona bakınca Yasu da aynı şeyi yaptı.Sonra hep beraber çok yakından geçen helikoptere el salladık.Çok tatlı bir andı.Konser performansı için ise diyecek bir şeyim yok. Çok fanı değilim demiştim ya ama konserde cidden hoşuma gitti.Zaten Japonların konser performanslarına her zaman hayran olacağım ben!! Favori şarkımı (bakınız) da söyledik "ashiteru ashiteru yooo" diye.

all rights reserved to Belgin 

dönüş 



Konserden sonra arkadaşlarımızdan ayrılıp Shinjuku'ya gittik.Bir kaç yer gezip,Game Center'a gittik.İsmini bilmiyorum ama daha önce başkaları oynarken görüp çok eğlenceli olduğunu düşündüğüm bir oyun vardı,oynayalım dedim.Olacakları bilmiyordum!Bu oyunda iki davul ve büyük bagetler var.Önce şarkı seçiyorsunuz.Sonra da mesela şarkı çalarken ekranda mavi bir halka çıktığında bir  kere,kırmızı çıktığında iki kere,yeşil çıktığında davulun yanına vuruyorsunuz.Biz Sid-Uso'yu şarkılar arasından bulunca çok sevindik! Hem şarkıyı söylüyorduk hem de ekrandakilere göre davullara vurmaya çalışıyorduk.Bu oyunun olduğu yer de tam caddenin orası,gelen geçen görüyor. Neyse birden başımıza 4 Japon genci toplandı!! Birer kişi önümüzde,diğer ikisi yanımızda.Bütün dikkatimi oyuna vermiştim ben mahvettiler resmen dsjfdsfd Bir yandan da davula vurmamızı falan söylüyorlardı.Keşke alın siz oynayın deseydim.Önümdekine dönüp gitsin artık diye ne söyleyeceğimi bilemeyip "okaaaay" dedim.O da bana "okaaay" diye cevap verdi haha.Sonra da geldikleri gibi gittiler.Tabi bizim oyun da rezil oldu. Bir kere de biz kendi halimizde Tokyo Dome'un oralarda otururken "So cute!" diye laf atan taşkın gençler bizi bulmuştu (ki genelde çekingen insanlar değil mi bunlar) , ikinci bir olay da bu oldu.Yine de çok güldük of ...



Japonya'daki ilk konserimzin ertesi günü ise Belgin'in internetten tanıştığı Japon arkadaşı bizi Yokohoma'da gezdirecekti.O gün de Japonya'da tanışıp konuşmaya en zorlandığım insanla karşılaşacağımı bilmiyordum.Onu şu şekilde tanımlamak istiyorum: (-_-)  ve  isim vermek istemediğim için yazı boyunca da bu ifade onu temsil edecek sdjdsfsf Çünkü hunharca güldüğü zamanlar dışında ifadesiz ve sıkılıyormuş gibi duruyordu.(-_-) 'yı konuşturmak için kendimi paraladım diyebilirim.Zaten konuşkan,sosyal bir insan değilim.Böyle sıkıntılara girince iyice saçmalıyorum.

Onunla buluşup (ki gözlük takıp geldiği için ilk onu tanımakta güçlük çektiğimiz an çok komikti.) tren beklerken böyle garip bir sessizlik olur ya o şekildeydi.Tren de şansımıza gelmek bilmiyordu.Meğerse bir sorun varmış.Ne diye sorduğumuzda,(-_-) bir balon yüzünden olduğunu söyledi.O nasıl bir balondu anlamadık çünkü çocuğun bize onu anlatacak kadar İngilizcesi, bizim de teknik bir konuyu anlayacak kadar Japoncamız yoktu.


(-_-)  aynı zamanda çok iyi(!) bir rehberdi.Her "Nereye gideceğiz?" diye sorduğumda cevap "bilmiyorum"du. Neyse ki telefonundan bir kaç yere baktıktan sonra Akarenga'ya gittik. İçinde alışveriş merkezi olan ünlü bir binaymış.Biraz orada dolaştık.Buzlu,dondurmalı ve çeşitli soslarla yiyebileceğiniz Japon tatlısı olan kakigoriden yedik.



Oradan da Çin Mahallesi'ne gittik.Genellikle restoranlar vardı ama bir yerde önünde nazar boncukları olan Türk dükkanı görünce içeri bakıp "kolay gelsin" dedikten sonra yola devam ettik.



Çok acıktık,ne yiyelim diye konuşurken bir karara varamayınca,(-_-) sesini incelterek (anlatılmaz yaşanır bir ses tonu o)  "doşiyooo (ne yapalım?)" deyince, biz  gülmekten yıkıldık tabi. (O günden sonra her şeye o şekilde doşiyo deyip durduk zaten fsdjhdsf)



Akşam dönme dolaba bineriz diye konuşmuştuk fakat (-_-) kendine bilet almamış sonradan fark ettik.Meğerse kredi kartı geçmiyor diyeymiş. (Japonya'da  da böyle saçma bir şey var mesela hangi restorana gitsek kredi kartı geçmiyordu.) O yüzden Belgin'le ikimiz gittik.




Dönme dolaptayken aşağıdaki görüntü çok güzeldi.Çok yüksek korkar mıyız falan dedik ama öyle bir şey olmadı.Bir de Gazette-Cassis'i söyleyip durduğumuzu hatırlıyorum ama neden bir fikrim yok. Çıktığımızda da (-_-) korktunuz mu diye sordu "hayır süperdi" dedik.Korktuk desek hunharca gülerdi büyük ihtimalle.

Dönüş yolu için istasyona gittiğimizde öğrendik ki yine balon yüzünden bir sorun varmış.O yüzden biraz yürüyüp başka bir istasyondan trene bindik.Bir yerden sonra da teşekkür edip birbirimizden ayrıldık. O balon neydi?? (-_-)  sıkılmış mıydı?? yoksa genel tavrı mı oydu?? (bazen Japonların ne düşündüğünü anlamak çok zor)  bunları bilmiyoruz ama yine de o gün eğlenceli sonra ardından çok konuşup güleceğimiz bir gün oldu.

どうしよう~

To be continued...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder