5 Eylül 2015 Cumartesi

Japonya 7 (Hanabi Taikai ve Moomin Cafe)

Japonya'ya gelmeden önce, Belgin'le hep yukata giyip havai fişek festivaline (böyle türkçeye çevirince garip oluyor)  gidelim diye konuşuyorduk.Belgin'in misafir ailesi bana taa ailenin büyük annesinden yadigar yukata ödünç verince ve Belgin'e de daha önce Asakusa'lı yazıda anlattığım Japon arkadaşımız kendininkilerden ödünç verince bu hayalimizi de gerçekleştirmiş olduk.


O gün izin alıp okuldan erken çıktık ve arkadaşımızın evine gittik.O önce saçlarımızı yaptı ve sonra da yukataları giymemize yardım etti.Ben tek başıma o arkadaki kurdeleyi hayatta düzgün bağlayamazdım!! Arkadaşımız çok tatlı ve yetenekli bir kız bunu söylemeden edemeyeceğim.Benim bir kısmı kahverengi bir kısmı kırmızı sarı ve turuncu olan garip saçlarımı böyle yaptı;


Hazırlanıp dışarı çıktığımızda insanlar hep bize bakıyorlar gibi geldi.Bir de yukatayla yürümek cidden zor çünkü bir yandan obi (o kuşak) belinizi sıkıyor bir yandan da etek dar olduğu için biraz minik adımlarla yürümek zorunda kalıyorsunuz.

Bir kaç trenle aktarma yaparak festivalin olduğu yere geldiğimizde çoktan havai fişekler atılmaya başlamıştı ve ÇOK KALABALIKTI! (hep öyle oluyormuş)  Kalabalığın arasından (bazen de kaynak yaparak haha) festival alanına doğru yürüdük.

Arkadaşımız çok kalabalık olduğu için olduğumuz yerde duralım daha ileri gitmeyelim deyince aşağıda bir yerde durup havai fişekleri 20-30 dk kadar izledik.Benim aklımda tabi esas kızla çocuğun yukata giyip festivale gittiği shoujo animeler vardı.O gece orada havai fişeklerden çok yukatalı gençlere baktığımı itiraf etmiştim! Ya çok hoş görünüyorlardı ne yapayım. Öyle giyinip gelenlerin neredeyse hepsinin yanında da kız arkadaşı olması ayrı hüzünlüydü. (bir daha festivale gelirsem ben de yukatalı biriyle geleceğim :'D )





şu gördüğünüz polis megafonla sinir bozucu bir şekilde devamlı anons yapmaktaydı


Festival alanının oralarda yemek standları vardı.Biz de oradan yakisoba aldık. Güzeldi ama benim için onu çubuklarla ve ayakta yemek biraz zor oldu.Yemek yeyip ara sokaklardan geri dönüş yolunu tuttuğumuz sırada hala havai fişek atılıyordu;


Gecenin sonunda sıcak ve kalabalıktan biraz bunalmıştım.Aynı zamanda obi yüzünden belim ağrıyordu (tekrar giymek isterim ama bunu daha uzun süre nasıl giyiyorlar!) ve ah tabiii Belgin'in de benim de aklım yukatalılarda kalmıştı...


Ertesi gün okuldan çıktıktan sonra Tokyo Dome'un oradaki Moomin Cafe'ye gittik.Çok şirin bir yerdi.Çalışanlar otururken yanınıza kocaman peluş ayıyı bırakıp gidiyorlar.Normalde böyle yerlerde içerisinin fotoğrafını çekmek yasak olabiliyor.Fakat ben birinin doğum günü kutlanırken çaktırmadan bunu çektim. (cause I like living dangerously ghsdf)

ortam bu şekildeydi

belgin'in instagramından çaldığım foto

süpürülmüş kek, Moomin ve tipsiz ben


to be continued....

2 yorum:

  1. Yukata çok yakışmış, çok güzel olmuşssun(≧∇≦)/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sank yu~(*/∇\*)sana da çok yakışmış bir daha oralarda giyeriz umarım!

      Sil